Malazgirt Zaferi’nin 954. yıl dönümü kutlamalarına katılmak üzere Bitlis’in Ahlat ilçesine gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberinde MHP lideri Devlet Bahçeli ve bakanlarla Çarho mevkiindeki millet bahçesinde düzenlenen kutlamalara katıldı. Burada toplanan kalabalığa hitap eden Erdoğan, "Aziz milletim, Milliyetçi Hareket Partisi’nin saygıdeğer Genel Başkanı, siyasi partilerimizin değerli temsilcileri, Okçular Vakfımızın kıymetli mensupları, Türkiye’nin geleceği sevgili gençler, sizleri en kalbi duygularımla hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Tarihimizin en şanlı sayfalarından olan Malazgirt Zaferi’nin yeni bir seneidevriyesinde daha sizlerle bir arada olmanın onurunu, gururunu, bahtiyarlığını yaşıyorum. Sizlerin vesilesiyle Anadolu’nun giriş kapısı Ahlat’tan, İslam’ın kubbesi olarak zikredilen bu kadim beldeden ülkemizin dört bir yanındaki vatandaşlarıma ayrı ayrı selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Bir yıllık aranın ardından bizleri bu manevi iklimde şühedanın gönüllerimizi kuşatan bu ruh serinliğinde tekrar buluşturan Rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun. Bu anlamlı programın düzenlenmesinde emeği geçen Okçular Vakfımızın her bir mensubuna ayrı ayrı şükranlarımı, tebriklerimi iletiyorum. Aynı şekilde programa katkı veren tüm kurum ve kuruluşlarımıza, belediyelerimize, derneklerimize, vakıflarımıza şükranlarımı sunuyorum. Bizleri bir kez daha samimiyetle bağrına basan Ahlatlı kardeşlerime, Bitlisli vatandaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum" dedi.
"Ahlat’ta ilim ferasetle buluşmuş; sanat ve zanaat edep ve ahlakla süslenmiştir"
"Bugün alimlerin, zahitlerin, evliyanın yeşerip kök saldığı mümbit topraklardayız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün yiğitler yurdu, gaziler otağı, şehitler diyarı Ahlat’tayız. Bugün Ertuğrul Gazi’nin doğduğu ata şehrimizdeyiz. Hem kılıçlarıyla hem kalem hem de eserleriyle Ahlat’ı vatan kılan, burayı önce Malazgirt’in sonra da Anadolu’nun fetih üssü yapan cümle ecdadı, cümle gazi ve şühedayı rahmetle yad ediyorum. Rabbim ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin. Konuşmamın hemen başında şu gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum. Buradaki mezarlar, kümbetler, abideler ve diğer tüm eserler yalnızca birer kültür varlığı değil, bu topraklardaki bin yıllık mevcudiyetimizin en güçlü şahitleridir. Ahlat’ta ilim ferasetle buluşmuş; sanat ve zanaat edep ve ahlakla süslenmiştir. Bu hakikatin en sarih nişaneleri Selçuklu kabristanındaki taş mezarlardır. Çağının çok ötesinde yüksek bir üslup ve hikmet dolu bir dille vücuda getirilen yapıların bir özelliği de şudur. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in ayeti kerimeleri dikkat edin yalnızca şahidelere hak edilmiştir. Sandukalar ise alemlere rahmet olarak gönderilen Resul-i Ekrem Efendimizin hadisi şerifleriyle tezyin edilmiştir. Bu hiç şüphesiz yüksek bir seciyenin dışavurumudur. Müeddep bir bilinç ve şahsiyetin izdüşümüdür. Selçuklu ordularının kahraman askerlerine aşkla, imanla, inançla bu toprakların harcını yakan vahdet, uhuvvet ve şehadet şuuru ile Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan tüm şehitlerimize, tüm gazilerimize bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum."
"Ahlat, bu topraklardaki ezeli ve ebedi mevcudiyetimizin simgesidir"
Ahlat’ın bu topraklardaki ezeli ve ebedi mevcudiyetimizin simgesi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Türk milleti için Ahlat Kızılelma’nın anahtarıdır. Bize kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi anlatan beldelerden birisi de Ahlat’tır. Ecdadın konakladığı, nefeslendiği ve zamanını doğru okuduğu Ahlat, bin yıl öncesinden bugüne kurulan bir iman, kültür ve medeniyet köprüsüdür. Her metrekaresi şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış, aziz vatanın bağrında sıradağlar gibi uzanmış şehitlerimizi işaret eden sancaktır. Bu vesileyle Malazgirt Zaferi’nden Çaldıran Muharebesi’ne, Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz Destanı’na bu vatan için, bu nazlı hilal için, bu aziz milletin istiklal ve istikbali için canlarıyla, kanlarıyla bedel ödeyen şehit ve gazilerimizin tamamını rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin emaneti olan bu vatanın ebed müddet ilkesine dayalı devlet şiarımızı, şehitlerimizin uğruna serden geçtiği tüm değerlerimizi yaşatmaya, yüceltmeye, son nefesimize kadar muhafaza ve müdafaa etmeye inşallah devam edeceğiz. Mazlumlara ümit, dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku veren birliğimizi bundan sonra da çok güçlü bir şekilde koruyacağız" diye konuştu.
"Bakınız değerli kardeşlerim, sevgili gençler, unutmayın. Tarihte Türk, Kürt ve Arap bir ve beraber olduğumuzda birbirbirimizi Allah için sevdiğimizde, ortak hedeflere doğru hep birlikte yürüdüğümüzde, içeride ve dışarıda hangi başarılara imza attığımızın sayısız örnekleriyle doludur" diyen Erdoğan, "Şarkın sevgili sultanı Selahattin Eyyubi’nin, atamız Sultan Alparslan’ın, Yavuz Sultan Selim’in ordusundaki ruh işte bu ruhtur. Malazgirt’teki düğüm bu ruhla çözülmüştür. Kudüs’ün kapıları bu ruhla açılmıştır. İstanbul bu ruhla fethedilmiştir. Çanakkale’yi geçilmez yapan aynı şekilde bu ruhtur. Yedi düvele diz çöktürdüğümüz Milli Mücadele, tüm imkansızlıklara rağmen yine bu ruhla zafere ulaştırılmıştır. O yüzden saflarımızı sıklaştıracağız. Kardeşliğimizi perçinleyeceğiz. Kavlimizi tazeleyeceğiz. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan tüm saldırıları omuz omuza vererek beraberce püskürteceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye’yi Allah’ın izni, milletimizin de desteğiyle gelecek nesillere bizler hediye edeceğiz. Şunu da özellikle ifade etmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz asır inşallah Türkiye Yüzyılı olarak tarihteki yerini alacaktır. Çok daha müessir, çok daha muteber, çok daha müreffeh bir Türkiye için çıktığımız bu yolda kimsenin oyununa gelmeyecek, kurulan tuzaklara asla düşmeyeceğiz. Hasımlarımızı rahatsız ve tedirgin eden terörsüz Türkiye menziline doğru kendimizden emin bir şekilde ne yaptığımızı, ne murat ettiğimizi bilerek, kararlı adımlarla yürümeyi sürdüreceğiz. Şehit ve gazilerimizin emanetini yere düşürmeden, huzurun, sükûnun ve muhabbetin merkezinde yer aldığı aydınlık bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz" ifadelerini kullandı.