Emlak piyasası “Metaverse’den arsa almak” tanımıyla yeni tanışmış olsa da uzaydan arsa almayı daha önceden başlatmıştı.

Ay, Mars, Venüs… Bu gezegenlerde arsa satışları uzun yıllardır bazı şirketler tarafından yapılıyor. Öyle ki, satışların çok iyi gittiğini belirten emlakçıların diğer gezegenleri de satışa çıkarmayı açıkladıkları zamanlar olmuştu. Enlemini boylamını belirleyip tapularını alan Dünya vatandaşlarının ödedikleri ücretler ise 25 dolar da oldu 20 sterlin de. “Bu satışların kanunda yeri var mı?” sorusunun cevabı resmiyette “Yok!” olsa da, insanoğlu görmediği arsasının tapusuna sahip olmayı sevdi.Kişisel arsa alımlarının yanı sıra devletlerin uzay çalışmaları için kurduğu üsler bu konunun başka bir yönü. Zira, bu çalışmalar için kullanılan araçlar da belli arazilere kuruluyor. Son olarak Ay'a yeniden ulaşmak için başlatılan Artemis görevi kapsamında 2025 yılına kadar Ay'a astronot göndermek amaçlanıyor. Öte yandan, bu kez Ay’da kurulacak bir üs ile insanoğlunun orada kalıcı olması hedefleniyor. Peki uluslararası anlaşmalar uzayda üs kurulmasına ne diyor? Kimin ne kadar hakkı var...

"Uzay merakı yeni değil"

Uzayın insanlık için merak uyandırıcı çekiciliği tarih boyunca sürdü fakat ona ulaşmak hiç kolay olmadı…Artantaş’a göre, gezegenlerdeki madenlerin kullanımının düşünülmeye başlanması uzun süredir gündemde. Bunun yanında uzayın bir savaş alanına dönmesi de bu fikirlerin bir getirisi. Tüm bunlar da hukuki gelişmeleri beraberinde getirdi.

Kolombiya, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesiyor mu? Kolombiya, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesiyor mu?

“Uzaydaki gök cisimlerinde bunların mineral rezervlerinin çıkartılarak gerek gök cisimlerindeki üslerde gerek dünyada kullanılması yeni bir fikir değil. Yirminci yüzyılın başından itibaren bu tür planlar bilim dünyasının zihnini meşgul ediyor. Platinyum, paladyum, iridyum gibi değerli metaller ve helyum-3 gibi gelecekte enerji sektöründe kullanılabilecek kaynaklar hem devletlerin hem şirketlerin iştahını kabartıyor.

Bu konudaki hukuki gelişmeler yörüngemizin ve Dış Uzay'ın askeri amaçlarla kullanılmasının mümkün hale geldiği Soğuk Savaş esnasında başladı. Uzayın bir savaş alanına dönüşmesinin dünyada da nükleer yıkımı başlatabileceği kaygısıyla uluslararası girişimler başladı.”

"Uzayda kimse mülkiyet edinemez"

Böyle olunca uzayın kullanımı için anlaşmaların yapılması da şart oldu. Anlaşmalar da uzayda egemenlik ilanını engelledi. Artantaş, bu anlaşmalara göre devletlerin ve kişilerin uzayda mülkiyet edinemeyeceğini söylüyor.

“Soğuk Savaş esnasında yapılan iki uluslararası anlaşma, Dış Uzay Anlaşması (1967) ve Ay Anlaşması (1978) bu konudaki referans metinlerdir. Her iki anlaşma da Dış Uzay'ı ve dünyanın uydusunu “İnsanlığın Ortak Mirası” olarak tanımlar. Dış Uzay Anlaşması’na göre devletler gökcisimlerinde egemenlik iddia edemeyecekleri gibi, bu alanlardan özel kişilere lehine mülkiyet de tesis edemezler.”

Hakları olduğunu iddia eden de var

Öte yandan, Dış Uzay Anlaşması’nın sadece devletler bakımından bağlayıcı olduğunu ve özel kişilerin gök cisimlerinde hak iddia edebileceğini savunanlar da var. Artantaş ise literatürün anlaşmanın bu şekilde dolanılabilmesinin mümkün olmadığında büyük oranda hemfikir olduğunun altını çiziyor.