Nasreddin Hoca bir gün pazarda zeytin satıyormuş... İki-üç sokak ileride oturan tanıdığı bir kadın gelmiş yanına.
“Zeytinin iyi mi hoca?” diye sormuş.

Nasredin Hoca, “tadına bak” deyince, kadın “Ben orucum” diye cevap vermiş.
Hoca, “Madem oruçlusun zeytini al git, parasını sonra verirsin” demiş ama içine de bir kurt düşüvermiş.
"Ramazan değil! Bu ne orucu?”

Nasrettin Hoca dayanamayıp sormuş. Kadın,
“Üç sene önceden kalan borcum vardı da onları tutuyorum.” diye cevap vermiş.

Hoca ise hemen vazgeçivermiş. Kadın şaşkın vaziyette,
“Biraz önce al git dedin, ne oldu da vazgeçtin Hoca?” diye sormuş.

Tabiî Nasrettin Hocanın cevabı hazır:
“Allah’a olan borcunu üç senede veriyorsan bizim borcu kim bilir ne zaman getirirsin.”

“Birine borç verecekler önce şöyle bir bakmalı o zaman; bu adam namazını kılıyor mu, orucunu tutuyor mu, Kur’an’la hemhal oluyor mu ve sünnete uygun yaşıyor mu?”
Her türlü alışverişte dikkat edilmesi gereken hususlar bunlar.

Bazı insanlar vardır, maddi borçlarına çok sadıktır; amma velakin manevi borçlara gelince tembelin tembelidir.
Sana da, borcun olan adama da nimeti veren Allah değil mi?
Pekala, ne diye kardeşine gösterdiğin bu güzel davranışı Rabbine olan borçlarında da göstermiyorsun be kardeşim, deyiveresi geliyor insanın.

Allah ölümün de hayırlısını versin, hayırlısıyla uzun ömürler de versin de şu borçları bitirelim diye bol bol dua etmeli o zaman;
borçsuz harçsız, bol salih amelle varabilmeli Rabbin karşısına inşaallah.

Rabbime Olan Borçlarım

1- Bilmem kaç bin rekat “namaz borcu,” her gün sadece farzlar olmak üzere (20 rekat) eklenmektedir.

Namaz borcu, her geçen gün artmakta olan çok tehlikeli bir borçtur.
Borcuna sadık olanlara manevi faydaları çoktur.
Borçtur amma kul, Rabbi için değil kendi için kılmalıdır, çünkü bizim namazımıza, Rabbimizin değil kendimizin ihtiyacı vardır.

Aslında namaz, sadece vaktinde eda edilmesi gereken bir ibadettir.
Kazaya bırakılan namazların kabulü meçhuldur ve Allah’ın takdirine ve kabulüne muhtaçtır.

Namaz günahlara karşı kalkandır, insana devamlı huzur verir, insanı günahlardan korur, Rabbine yaklaştırır.
Hem biz, namazımızın ardından ettiğimiz duaları nasıl ederiz ki o zaman?
Farz olan namazımızı kılamayıp Rabbim, şunu nasip et bunu nasip et diye hangi yüzle deriz?

Rabbimiz onca nimet, sağlık veriyor; bizden de sadece ona kulluk etmemizi, haddimizi bilmemizi istiyor.

Hem tıbbi hem de manevi faydaları çok ama çok olan namazlarımızı huşu ile daim kılabilmeyi nasip etsin Rabbim bizlere.

“Gündüzün iki yanında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl.
Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir.”

(Hûd sûresi (11), 114)

Peygamberimiz (s.a.v):

“Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir.”

Ayet ve hadisten de anlaşılacağı gibi namaz küçük günahlarımıza kefarettir inşaallah ve diğer mübah amellerimizin de ibadet hükmüne girmesine vesiledir.

Böyle kârlı bir ibadetten faydalanmak istemeyenlerin aklına şaşmak gerekir. Şöyle derler; “bir gün nasip olursa kılarım.” İyi güzel diyorsun da “ne zaman?” bu zaman, her geçen gün ekleniyor. Hayatında, borcu olsun olmasın kaza namazını kılanlar bilirler; 20 rekatı toplu kılmak çok zor olur. Ama vakte yayılmış, zamanında kılınan namaz hiç zor gelmez insana.

Bir türlü kılamıyorum derler, ardından da “herhalde daha zamanı var, Rabbim nasip etmiyor” diye de kendilerini kandırırlar.

Her şeyde olduğu gibi namazda da gayret gerekir.
Sen şöyle bir azimle deyiversen;
“Kahrolası şeytan, seni değil Rabbimi dinleyeceğim.”

Diyerek gayretle, sabırla başlayıversen, Rabbim sana kolaylıklar da verir inşaallah.
Namazın da yemek yeme ihtiyacı gibi alışkanlık haline geliverir.
Bir vakti kaçırma korkusu bile sana nasıl huzursuzluk verir o zaman.

Yemeğe gelince aksatmadan yiyerek vücudunun maddi gıdasına pek özen gösterenler, “aman vitaminsiz kalmayayım” diyenler, ya ruhunuzu doyuruyor musunuz?

Ruh, namazla, oruçla, Kur’an’la, Rabbe yaklaştıracak güzel amellerle doyar.

“Ruhumuza çektirdiğimiz eziyetlere bir son verelim de artık” da şu borçları ödemeye koyulalım.
Hem de borçların günlük eklenmesini önleyiverelim.

Şu dünyada ferah ferah kılmak varken, ahirette cehennem ateşinin üzerinde kor haline getirilmiş kızgın saclar üzerinde niye kılalım ki?

Ahiretteki azapla ilgili Allah Tealâ şöyle buyuruyor:

“Cennettekiler: Günahkarlara ‘Sizi sekar (yakıcı) cehennemine sokan nedir?’ diye sorarlar.
Onlarda: ‘Biz namaz kılanlardan değildik’ derler.”

(Müddesir, 40-43)

2- Şu kadar günlük oruç borcu,Devamı haftanın konusu olsun İnşallah.

Ayten Kutluay